19. yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu için bir “Dağılma Dönemi” olarak adlandırılır. Bu yüzyılda, merkezi otorite zayıflamış, milliyetçilik akımları güçlenmiş ve büyük güçlerin müdahaleleri artmıştır. Devlet, bu sorunlara çözüm bulmak için köklü reformlar (Islahatlar) gerçekleştirmiş, ancak dağılma süreci durdurulamamıştır.
Milliyetçilik akımının etkisiyle başlayan ilk büyük ayaklanmadır. Özerklik kazanılmıştır.
Mora’da başlayan isyan, Avrupa devletlerinin desteğiyle başarıya ulaşmış ve Yunanistan bağımsız olmuştur.
Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın çıkardığı isyan, Osmanlı’yı içeride ve dışarıda çok zor duruma düşürmüş, ancak Avrupa devletlerinin müdahalesiyle kontrol altına alınabilmiştir.
Rusya’nın Osmanlı’ya saldırmasıyla başlamış, İngiltere ve Fransa Osmanlı’nın yanında savaşa katılmıştır. Savaş sonunda Islahat Fermanı (1856) ilan edilmiş ve Osmanlı, Avrupa devletler hukukuna dahil edilmiştir.
Osmanlı’nın ağır yenilgisiyle sonuçlanmış, Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması imzalanmış, ardından Berlin Antlaşması (1878) ile revize edilmiştir. Bu antlaşma, Osmanlı’nın dağılmasında bir dönüm noktasıdır; Romanya, Sırbistan, Karadağ bağımsız olmuş, Bulgaristan özerklik kazanmıştır.
19. yüzyıl, aynı zamanda bir “Islahatlar Yüzyılı”dır. Padişahlar ve devlet adamları, devleti modernleştirerek dağılmaktan kurtarmaya çalışmıştır.
Mustafa Reşid Paşa’nın girişimiyle Sultan Abdülmecid döneminde ilan edildi. Kanun üstünlüğü, can ve mal güvenliği, vergide adalet gibi ilkeler getirdi. Osmanlı tarihinde anayasal monarşiye geçişin ilk adımı sayılır.
Kırım Savaşı sonrasında, Avrupa devletlerinin baskısıyla ilan edildi. Gayrimüslimlere geniş haklar tanındı (askerlik, memuriyet, vergi). Bu ferman, Müslüman-gayrimüslim eşitliğini sağlamaya çalıştı ancak toplumsal tepkilere yol açtı.
Jön Türklerin ve Mithat Paşa’nın çabalarıyla II. Abdülhamid döneminde ilan edildi. Osmanlı’nın ilk anayasası (Kanun-ı Esasi) yürürlüğe girdi ve ilk meclis (Meclis-i Mebusan) açıldı. Ancak 93 Harbi’ni bahane eden padişah, meclisi kapatarak yönetimi tekrar eline aldı.
19. yüzyılın sonlarına gelindiğinde Osmanlı İmparatorluğu, toprak kayıpları, ekonomik bağımlılık ve iç siyasi çalkantılarla büyük bir güç kaybetmiş durumdaydı. Yapılan reformlar, köklü yapısal sorunları çözmeye yetmemiş, dağılma süreci 20. yüzyıla ve I. Dünya Savaşı’na uzanmıştır. Bu dönemi anlamak, modern Türkiye’nin kuruluş şartlarını kavramak açısından büyük önem taşır.