Aztek mitolojisi, karmaşık ve büyüleyici bir evren anlayışına sahiptir. Bu evrenin önemli bir parçası da ölüm ve ölümden sonraki yaşamdır. Mictlan, Aztek mitolojisinde ölülerin gittiği yer, yeraltı dünyası olarak kabul edilir. Bu diyar, sadece ölümün sonu değil, aynı zamanda yeniden doğuşun da başlangıcıdır.
Aztek inancına göre evren, yatay ve dikey düzlemlerde katmanlardan oluşur. Mictlan, bu katmanlı evrenin en altındadır ve dokuz farklı seviyeden oluşur. Bu seviyeler, ölülerin ruhlarının geçmesi gereken zorlu aşamaları temsil eder. Mictlan'ın yaratılışı, tanrılar Tezcatlipoca ve Quetzalcoatl'ın işbirliğiyle gerçekleşmiştir. Bu tanrılar, denizi yaratarak ve Cipactli adlı deniz canavarını parçalayarak dünyayı ve yeraltı dünyasını şekillendirmişlerdir.
Mictlan'ı yöneten tanrılar, Mictlantecuhtli (Ölüm Efendisi) ve Mictlancihuatl (Ölüm Hanımı)'dır. Bu tanrılar, iskelet yüzlü veya kafatası maskeli olarak tasvir edilirler ve yeraltı dünyasının derinliklerinde hüküm sürerler. Onlar, ölülerin ruhlarını yargılar ve Mictlan'daki yolculuklarında onlara rehberlik ederler.
Ölen bir kişinin ruhu, Mictlan'a ulaşmak için uzun ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmak zorundadır. Bu yolculuk, dört yıl sürer ve ruh, çeşitli zorluklarla karşılaşır. Bu zorluklar arasında dağları aşmak, çölleri geçmek, rüzgarlarla ve canavarlarla mücadele etmek bulunur. Ruhun bu yolculukta başarılı olabilmesi için, hayattayken yapılan iyilikler ve sunulan adaklar önemlidir.
Aztek inancında ölüm, bir son değil, bir geçiş olarak kabul edilir. Mictlan'a yapılan yolculuk, ruhun arınması ve yeniden doğuş için hazırlanması anlamına gelir. Mictlan'da geçirilen süre boyunca ruh, yeni bir yaşam için enerji toplar ve evrensel döngüye yeniden katılır. Bu döngü, Aztek kozmolojisinin temelini oluşturur ve yaşamın sürekli bir değişim ve dönüşüm süreci olduğunu vurgular.
Mictlan, Aztek mitolojisinin derin ve karmaşık bir parçasıdır. Ölümün, yeniden doğuşun ve evrensel döngünün sembolü olarak, Aztek kültüründe önemli bir yere sahiptir. Mictlan'a yapılan yolculuk, sadece ölümden sonraki yaşamı değil, aynı zamanda yaşamın anlamını ve insanın evrendeki yerini anlamak için de bir fırsattır.
