Türkiye Cumhuriyeti'nin yasama yetkisini kullanan tek ve en üst organı olan Büyük Millet Meclisi (TBMM), 23 Nisan 1920'de Ankara'da kurulmuştur. Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu ilkesinin somutlaşmış halidir. Bu yazıda, TBMM'nin anayasal çerçevede şekillenen temel özelliklerini, işleyişini ve tarihsel konumunu inceleyeceğiz.
1982 Anayasası'nın 7. maddesine göre, yasama yetkisi Türk Milleti adına TBMM'ye aittir. Bu yetki devredilemez. Kanun yapmak, değiştirmek ve kaldırmak gibi temel fonksiyonları yerine getirir.
Türkiye, 1961 Anayasası dönemindeki iki meclisli sistemden (Cumhuriyet Senatosu) sonra, 1982 Anayasası ile yeniden tek meclisli sisteme dönmüştür. TBMM, 600 milletvekilinden oluşur (2017 referandumu ile 550'den 600'e çıkarılmıştır).
Milletvekilleri, 5 yıllığına, genel, eşit, serbest, gizli oy ve açık sayım ilkeleri çerçevesinde yapılan seçimlerle belirlenir. Seçimlerde %7 ülke barajı uygulanmaktadır.
Milletvekilleri, meclis çalışmalarındaki oy, söz ve düşüncelerinden dolayı (yasama sorumsuzluğu) ve seçimden önce veya sonra suç işledikleri iddiasıyla, Meclis kararı olmaksızın (belirli koşullar dışında) tutulamaz, sorgulanamaz ve yargılanamaz (yasama dokunulmazlığı).
TBMM, beş yılda bir Cumhurbaşkanını seçer. Ayrıca, Cumhurbaşkanı veya herhangi bir milletvekili, Anayasa Mahkemesi'ne yapılacak bir soruşturma sonrası, Meclis üye tam sayısının 3/5'inin gizli oyuyla Yüce Divan'a sevk edilebilir.
TBMM, sadece bir yasama organı değil, aynı zamanda Milli Mücadele'nin ve Cumhuriyet'in kuruluşunun temel taşıdır. "Gazi Meclis" olarak anılması, bu kahramanlık dönemine atıftır. Ankara'daki tarihi binası (şu anda Kurtuluş Savaşı Müzesi) ve modern kompleksi, bu mirasın fiziksel temsilidir.
Büyük Millet Meclisi, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak varlığını sürdürmesinin en önemli kurumsal teminatıdır. Milletin çeşitliliğini yansıtan bir forum, yasaların hayat bulduğu bir atölye ve hükümetin en üst düzeyde denetlendiği bir arenadır. İşleyişi ve özellikleri, anayasal değişikliklerle şekillenmeye devam etse de, temel misyonu olan milletin iradesini yasama faaliyetine dönüştürmek her daim merkezde kalacaktır.