Büyükbaş hayvancılık, sığır, manda gibi hayvanların et, süt, deri ve güç kaynağı olarak yetiştirildiği tarımsal bir faaliyettir. Türkiye'de ve dünyada tarım sektörünün önemli bir kolunu oluşturan bu faaliyet, temelde mera (ekstansif) ve besi (entansif) olmak üzere iki ana sistemle yürütülür. Her iki sistemin kendine özgü avantajları, dezavantajları ve uygulama koşulları bulunmaktadır.
Mera hayvancılığı, hayvanların doğal otlaklarda serbestçe otlatılarak yetiştirildiği geleneksel sistemdir. Bu sistemde hayvanlar, besin ihtiyaçlarının büyük kısmını meralardan karşılar.
Besi hayvancılığı, hayvanların kapalı veya yarı açık barınaklarda, özel olarak hazırlanan yem rasyonlarıyla hızlı bir şekilde büyütülüp semirtildiği modern sistemdir. Amaç, kısa sürede yüksek verim almaktır.
Türkiye'de genellikle iki sistemin bir arada uygulandığı bir model görülür. Bu modelde, buzağılar ve düveler meralarda büyütülür, daha sonra belirli bir ağırlığa gelen erkek danalar besi çiftliklerine alınarak hızlı bir şekilde besiye çekilir. Süt sığırcılığında ise inekler yazın merada, kışın ise ahırda yemlenebilir. Bu karma model, maliyetleri dengelemek ve kaynakları verimli kullanmak açısından yaygındır.
Geleneksel mera hayvancılığı doğallığı ve düşük maliyeti, besi hayvancılığı ise yüksek verim ve kontrol edilebilirliği temsil eder. Günümüzde sürdürülebilir ve verimli bir büyükbaş hayvancılık için, iki sistemin avantajlarını birleştiren "entegre sistemler" öne çıkmaktadır. Bu sistemlerde, hayvanlar belirli dönemlerde merada, belirli dönemlerde besi ünitesinde tutularak hem doğal beslenmenin hem de hızlı gelişimin avantajlarından faydalanılmaya çalışılır. Teknoloji kullanımı (otomatik yemleme, sağlık takip sistemleri), ıslah çalışmaları ve iyi tarım uygulamaları, sektörün geleceğini şekillendiren diğer önemli faktörlerdir.
Doğru sistem seçimi, işletmenin bulunduğu coğrafi koşullara, sermaye durumuna, pazar taleplerine ve yetiştiricinin hedeflerine bağlı olarak değişiklik göstermektedir.