Dil, kurallar ve istisnalar üzerine kurulu muazzam bir sistemdir. Türkçede, özellikle yazılı anlatımda sıkça karşılaştığımız ama adını pek bilmediğimiz bir dilbilgisi olgusu vardır: Çatı uyumsuzluğu. Bu durum, bir cümledeki yüklemin çatısı ile ona bağlanan diğer öğeler (isim-fiil, sıfat-fiil, zarflar) arasında kurulması gereken mantıksal uyumun bozulmasıdır. Gelin, bu ilginç dil meselesini birlikte inceleyelim.
Basitçe ifade etmek gerekirse, eylemler etken veya edilgen çatıda olabilir. Etken çatıda özne işi yapan, edilgen çatıda ise işten etkilenen konumundadır. Çatı uyumsuzluğu, bu iki durumun aynı cümle içinde, aynı özneye bağlanarak kullanılmasıyla ortaya çıkar ve genellikle anlatım bozukluğu olarak kabul edilir.
Bu kavramı en iyi, hatalı ve düzeltilmiş örneklerle anlayabiliriz:
Bu tür anlatım bozukluklarını düzeltmek için iki temel yol izlenir:
Çatı uyumsuzluğu, günlük konuşmada bazen gözden kaçabilir ve anlaşılır olabilir. Ancak resmi yazışmalarda, akademik metinlerde, edebi eserlerde ve netlik gerektiren her türlü iletişimde bu uyuma dikkat etmek çok önemlidir. Anlamı bulanıklaştırmaz, okuyucunun zihninde gereksiz bir "kim yaptı?" sorusu oluşturmaz ve profesyonel, pürüzsüz bir anlatım sağlar.
Sonuç olarak, çatı uyumsuzluğu Türkçenin ince kurallarından biridir. Dilimize özen gösterirken, sadece sözcük seçimine değil, fiillerin bu görünmez uyumuna da dikkat etmek, kendimizi çok daha açık ve etkili ifade etmemizi sağlayacaktır.