Divan Edebiyatı, Osmanlı döneminde Arap ve Fars edebiyatlarının etkisiyle gelişen, ağırlıklı olarak şiir merkezli bir edebiyattır. Bu şiir geleneğinde, nazım biçimleri (şiir kalıpları) son derece önemli bir yere sahiptir. Her biçimin kendine özgü bir vezin (ölçü), kafiye düzeni ve yapısal kuralları vardır. Bu yazıda, Divan Edebiyatı'nın en önemli ve sık kullanılan nazım biçimlerini keşfedeceğiz.
Nazım biçimi, bir şiirin dize sayısı, kafiye şeması, ölçüsü ve konu bütünlüğü gibi teknik özelliklerle tanımlanan dış yapısıdır. Divan şairleri, duygu ve düşüncelerini bu katı kurallara sahip biçimler içinde ifade etmiş, böylece hem teknik ustalıklarını göstermiş hem de estetik bir düzen yaratmışlardır.
Gazel, Divan Edebiyatı'nın belki de en ünlü nazım biçimidir. Genellikle aşk, şarap, güzellik ve kadın temalarını işler, lirik bir söyleyişe sahiptir.
Kaside, din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılan, uzun ve ağırbaşlı şiirlerdir. Gazelden daha uzun ve resmi bir üslubu vardır.
Mesnevi, her beyti kendi arasında kafiyeli olduğu için çok uzun eserler yazmaya elverişli bir biçimdir. Destan, aşk hikayeleri, dinî-tasavvufi konular bu biçimde yazılmıştır.
Rubai, dört dizeden oluşan, felsefi, dünyevi veya tasavvufi derinlik taşıyan bir nazım biçimidir. İran edebiyatından alınmıştır.
Murabba, dört dizelik bentlerden oluşan bir nazım biçimidir. Bent sayısı genellikle 3-7 arasındadır. Her konuda yazılabilir.
Şarkı, Türklerin Divan Edebiyatı'na kazandırdığı bir nazım biçimidir. Bestelenmek amacıyla yazılır, genellikle aşk, eğlence ve günlük hayatı konu alır.
Kıta, iki beyitten oluşan, genellikle bir fikri, hikmeti, nükteyi veya bir olayı anlatan kısa bir nazım biçimidir.
Divan Edebiyatı nazım biçimleri, şairlere sadece bir kalıp sunmakla kalmaz, aynı zamanda bir estetik disiplin ve düşünce çerçevesi de sağlardı. Bu katı kurallar içinde en güzel, en ince, en derin anlamları ifade etmek, şairin maharetini gösterirdi. Günümüzde bu biçimler artık aktif olarak kullanılmasa da, Türk şiir geleneğinin temel taşları olarak edebiyat tarihimizdeki görkemli yerlerini korumaktadırlar.
Bu zarif kalıplar, yüzyıllar boyunca işlenerek, Türkçenin ses ve anlam zenginliğini en üst seviyeye taşımıştır.