Bram Stoker’ın 1897’de yayımlanan epik gotik romanı Dracula, sadece bir vampir hikâyesi değil; aynı zamanda Victoria dönemi korkularını, cinselliği, iyilik ve kötülük mücadelesini anlatan zamansız bir eserdir. İşte bu edebi şaheserin temel olay örgüsü ve karakterleri.
Roman, karakterlerin günlükleri, mektupları, telgrafları ve gazete kupürlerinden oluşan bir “epistolar” (mektup-roman) formatında yazılmıştır. Bu, olaylara farklı bakış açılarından tanık olmamızı sağlar.
Jonathan Harker, Kont Dracula ile bir mülk alımı görüşmek üzere Transilvanya’ya gider. Şatosunda kaldığı sürede, Kont’un tuhaf davranışlarını (aynalarda yansımaması, gündüzleri görünmemesi) fark eder. Kendisini şatoda mahsur bulur ve Dracula’nın karanlık sırrını – bir vampir olduğunu – keşfeder. Harker, Dracula’nın üç vampir metresinden kurtulmaya çalışır ve sonunda şatodan kaçmayı başarır.
Dracula, 50 sandık toprakla birlikte gizlice İngiltere’ye gemiyle gelir. Bu arada, Harker’ın nişanlısı Mina, arkadaşı Lucy Westenra’yı ziyaret eder. Lucy, garip bir uyku hastalığına yakalanır, solgunlaşır ve boynunda iki küçük yara izi belirir. Dr. Seward, durumu çözemeyince hocası Van Helsing’i çağırır. Van Helsing, Lucy’nin bir vampir tarafından saldırıya uğradığını anlar ancak bunu açıklamakta tereddüt eder. Tüm çabalara rağmen Lucy ölür ve kısa süre sonra “Beyaz Kadın” adıyla çocuklara saldıran bir vampir olarak ortaya çıkar. Van Helsing, ekibi (Seward, Lucy’nin kocası Arthur Holmwood ve Amerikalı Quincey Morris) ikna eder ve Lucy’nin kalbine bir kazık çakarak onu ölümsüz acıdan kurtarırlar.
İyileşen Jonathan Harker, Mina ile evlenip İngiltere’ye döner. Grup, Dracula’yı durdurmak için bir araya gelir. Ancak Dracula, intikam olarak Mina’ya dönüşür ve onu kanını içerek “lanetler”. Artık Mina, Dracula’nın zihninden bazı imgeleri görebilmektedir. Bu bağı, onun saklandığı yeri bulmak için kullanırlar. Dracula, İngiltere’deki topraklarından vazgeçip Transilvanya’daki şatosuna kaçar. Grup, onu takip eder. Son bir mücadeleden sonra, gün batmadan hemen önce, Quincey Morris ve Jonathan Harker, Dracula’nın taşındığı toprak sandığını bulur. Quincey, Dracula’nın kalbine bir bıçak saplar, kendisi de yaralanır ve hayatını kaybeder. Dracula toza dönüşür, Mina üzerindeki lanet kalkar.
Dracula, modern vampir mitinin temelini atmıştır. Romanda işlenen iyi-kötü çatışması, Victoria dönemi cinsel baskıları, yabancı korkusu ve bilim ile batıl inanç arasındaki gerilim onu derinlikli kılar. Van Helsing’in liderliğindeki ekip, akıl, inanç ve teknolojiyi (fonograf, daktilo) birleştirerek karanlıkla savaşır.
Sonuç olarak, Dracula sadece korku türünün değil, edebiyat tarihinin de en etkili ve üzerinde en çok konuşulan eserlerinden biridir. 🎭