Ezan, İslam dininde, günde beş vakit namaz için Müslümanları ibadete çağıran, belli sözlerden oluşan ve özel bir makamla okunan ilahi bir çağrıdır. Kelime anlamı olarak Arapçada "duyurmak, bildirmek, ilan etmek" demektir. Ezan, sadece namaz vaktinin girdiğini haber vermenin ötesinde, İslam'ın tevhid (Allah'ın birliği) inancını her seferinde tazeleyen güçlü bir semboldür.
Ezan, Hz. Muhammed (s.a.v.) döneminde, Medine'de ortaya çıkmıştır. Müslümanlar toplu halde namaza nasıl çağrılacakları konusunu tartışırken, sahabilerden bazıları rüyalarında ezan lafızlarını görür ve bu, Peygamberimizin onayıyla İslami bir gelenek halini alır. İlk ezanı, güzel sesiyle bilinen Hz. Bilal-ı Habeşi okumuştur. Böylece ezan, İslam toplumunun ortak bir ritüeli ve kimlik belirleyici unsuru olmuştur.
Ezan, Arapça olarak okunan ve her biri derin anlamlar taşıyan cümlelerden oluşur. Temel metni şu şekildedir:
Sabah ezanında, "Hayye ale'l-felâh"tan sonra iki kere "Essalâtü hayrun mine'n-nevm" ("Namaz uykudan hayırlıdır") ilavesi yapılır.
Ezan, Müslüman coğrafyaların günlük hayat ritmini belirleyen, zamanı bölen bir unsurdur. Minarelerden yükselen bu çağrı, şehrin ses manzarasının (soundscape) ayrılmaz bir parçasıdır. Aynı zamanda:
Ezanla sıkça karıştırılan Kamet, namazın hemen başlamak üzere olduğunu bildiren, sözleri ezanla aynı ancak daha hızlı okunan ve "Hayye ale'l-felâh"tan sonra iki kere "Kad kâmeti's-salâh" ("Namaz başladı") cümlesi eklenen çağrıdır. Ezan vaktin girdiğini, kamet ise cemaatle namazın başlayacağını ilan eder.
Ezan, İslam'ın sadece dini değil, aynı zamanda kültürel, sosyal ve estetik boyutlarını da temsil eden köklü bir gelenektir. O, her okunduğunda, inananlar için hem bir ibadet vaktinin habercisi hem de inancın temel ilkelerini hatırlatan evrensel bir mesajdır. Bu yönüyle ezan, asırlardır Müslüman toplumların hayatına anlam katan, zamana direnen canlı bir mirastır.