Fair Play (Türkçesi: "dürüst oyun" veya "centilmenlik"), temelde spor sahalarında doğmuş, ancak anlamı tüm insani ilişkilere yayılmış evrensel bir etik ilkeler bütünüdür. Sadece kurallara uymak değil, aynı zamanda ruha, saygıya ve dostluğa da uymaktır.
Fair Play, birkaç temel prensip üzerine inşa edilmiştir:
Tarih, fair play ruhunun galip geldiği pek çok anla doludur:
Bu kavram, artık iş dünyasından okul hayatına, sosyal ilişkilerden siyasete kadar her alanda geçerli bir yaşam felsefesi haline gelmiştir. Sınavda kopya çekmemek, işte haksız rekabete girmemek, trafikte sıraya saygı göstermek gibi günlük davranışların tümü birer fair play örneğidir.
Fair Play, toplumda güven inşa eder. Rekabeti zehirli bir çatışmadan, verimli ve keyifli bir mücadeleye dönüştürür. Uzun vadede, sadece bireyleri değil, tüm toplumun kalitesini yükselten bir "oyunun kuralıdır".
Sonuç olarak, Fair Play "kazanmak her şeydir" anlayışına karşı, "nasıl kazanıldığı da her şeydir" diyen bir yaşam kültürüdür. Hem sahada hem de hayatta, gerçek zaferin izi bu erdemden geçer.