İslam dininin iki temel kaynağı vardır: Kur’an-ı Kerim ve Sünnet. Kur’an, Allah’tan Hz. Muhammed’e (s.a.v.) vahiy yoluyla gelen ilahi kelamdır. Sünnet ise, Peygamber Efendimiz’in bu vahyi nasıl anladığını, açıkladığını ve hayata geçirdiğini gösteren söz, fiil ve takrirlerinin (onaylarının) bütünüdür. Bu yazıda, Sünnet’in Kur’an’ı açıklama işlevini ve İslam’daki merkezi konumunu ele alacağız.
Sünnet, Arapça “yol, metod, davranış” anlamına gelir. Dinî terminolojide ise Hz. Muhammed’in (s.a.v.) söz, eylem ve onaylarıdır. Üç ana başlıkta incelenir:
Kur’an-ı Kerim, Hz. Muhammed’e (s.a.v.) hem vahyi tebliğ etme hem de onu açıklama görevi vermiştir: “İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur’an’ı indirdik.” (Nahl, 16/44). Sünnet, bu ayetin somutlaşmış halidir. Açıklama işlevini şu şekillerde yerine getirir:
Kur’an’da genel hatlarıyla emredilen ibadetlerin ayrıntıları Sünnet’le belirlenir. Örneğin; Kur’an namazı emreder, ama rekât sayıları, kılınış şekli Hz. Peygamber’in uygulaması (Sünnet) ile öğrenilir.
Kur’an’daki genel ifadeleri, Peygamberimiz’in açıklamaları daraltabilir veya özelleştirebilir. Örneğin; Kur’an’da “murdar olanı yemeyin” (En’am, 6/145) ifadesi geneldir. Hz. Peygamber, deniz hayvanlarının helal olduğunu belirterek bu genel hükmü tahsis etmiştir.
Sünnet, Kur’an’ın ruhuna uygun yeni hükümler de getirebilir. Örneğin; “Anne sütü emziren kadınla (süt emzirdiği çocuğun babası dışında) evlenmek haramdır” hükmü, doğrudan Sünnet’ten gelir. Kur’an’da süt akrabalığından bahsedilir ama ayrıntılı hükümler Sünnet’le belirlenir.
Hz. Peygamber’in, Allah’tan aldığı yetkiyle (vahiy desteğiyle) yeni düzenlemeler getirmesi, onun sadece bir postacı olmadığını, aynı zamanda açıklayıcı, öğretici ve yasa koyucu olduğunu gösterir. Kur’an, ona itaati emreder: “Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi yasakladıysa ondan da kaçının.” (Haşr, 59/7)
İslam âlimlerinin büyük çoğunluğuna göre, mütevatir ve sahih Sünnet, Kur’an gibi kesin delildir ve bağlayıcıdır. Sünnet olmadan Kur’an doğru anlaşılamaz. İbadetler, ahlak, sosyal hayat ve hukuk alanında İslami yaşayış, ancak bu iki kaynağın birlikte ele alınmasıyla mümkündür.
Kur’an ve Sünnet, bir kuşun iki kanadı gibidir. Biri olmadan diğeriyle hedefe varmak mümkün değildir. Hz. Muhammed (s.a.v.), Kur’an’ın canlı bir tefsiri ve en güzel örneği (üsve-i hasene) olarak, dinin doğru anlaşılması ve yaşanması için eşsiz bir rehberlik sunmuştur. Onun Sünnet’ine sarılmak, aslında Kur’an’ın ruhuna ve emirlerine sarılmaktır.
🌈 Not: Sünnet’i anlamak için sahih hadis kaynaklarına (Kütüb-i Sitte gibi) ve bu konuda uzman ilim adamlarının çalışmalarına başvurmak esastır.