Kutsal kitapların ortak anlatısında yer alan, sabrı ve imtihanlarıyla öne çıkan bir peygamberdir Hz. Yakup. İslam geleneğinde Hz. Yakup (a.s.), Yahudi ve Hristiyan geleneğinde ise İsrail olarak bilinir. Oğlu Hz. Yusuf'un kıssasıyla iç içe geçen hayat hikâyesi, insanlığa sabır, tevekkül ve Allah'a güvenme konusunda derin dersler sunar.
Hz. Yakup, İbrahim (a.s.) peygamberler silsilesinin önemli bir halkasıdır. Babası Hz. İshak, dedesi ise Hz. İbrahim'dir. On iki oğlundan oluşan ailesi, ileride İsrailoğulları olarak anılacak büyük bir topluluğun temelini atmıştır. Kuran-ı Kerim'de de adı sıkça anılan ve kendisine vahiy indirilen seçkin bir peygamberdir.
Hz. Yakup'un hayatı, birbiri ardına gelen sıkıntı ve imtihanlarla doludur. Ancak onun karakterini şekillendiren en önemli iki imtihan şunlardır:
En sevdiği oğlu Hz. Yusuf'u kaybetmesi, Hz. Yakup için tarifsiz bir acıydı. Diğer oğullarının Yusuf'u kuyuya atıp, ona bir kurt yedi yalanını söylemeleri üzerine, Yakup (a.s.) derin bir üzüntüye kapıldı. Bu üzüntü o kadar büyüktü ki, Kuran'ın ifadesiyle "gözlerine hüsn doldu ve acısını yutkunur oldu." (Yusuf Suresi, 84). Yıllar boyu süren bu keder, gözlerinin görme yetisini kaybetmesine neden oldu. Ancak o, asla ümitsizliğe düşmedi ve sabrını korudu.
Yıllar sonra, diğer oğlu Bünyamin'in de Mısır'da (henüz kim olduğunu bilmediği Yusuf tarafından) alıkonulacağı haberi gelince, bu ikinci büyük darbe oldu. Tüm bu acılara rağmen Hz. Yakup'un tavrı, daima Allah'a dayanmak ve sabretmek oldu. Oğullarına, "Artık bana düşen, güzelce sabretmektir. Anlattıklarınıza karşı yardımı istenecek olan ancak Allah'tır" dedi (Yusuf Suresi, 18).
Hz. Yakup'un sabrı nihayet mükâfatını buldu. Kayıp oğlu Yusuf'a kavuştuğunda, yıllar sonra gözleri yeniden açıldı. Bu, hem fiziksel bir şifa hem de manevi bir ferahlıktı. Yusuf'un Mısır'da bir vezir olduğunu ve tüm ailesini yanına aldırdığını görmek, onun için en büyük mutluluktu. Bu kavuşma, sabredenlerin sonunda bir çıkış yolu bulacağının ve Allah'ın vaadinin hak olduğunun sembolik bir ifadesidir.
Hz. Yakup (a.s.), tarih boyunca tüm inananlar için bir sabır abidesi olarak anılagelmiştir. Hayatı, en zor anlarda bile Allah'a olan güvenin nasıl korunacağını ve sabrın insanı nasıl nihai bir kurtuluşa ve sevince ulaştıracağını gösteren canlı bir örnektir. Onun hikâyesi, sadece geçmişe dair bir anlatı değil, bugünün insanına da "sabret, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir" mesajını taşıyan ebedi bir rehberdir.