İstimalet politikası, Osmanlı Devleti'nin fethettiği bölgelerde uyguladığı, yerel halkın gönlünü kazanmaya ve devlete bağlılığını artırmaya yönelik bir hoşgörü, uzlaşma ve entegrasyon stratejisidir. Kelime anlamı olarak Arapça "istimalet" (sulh, barış, gönül alma) kökünden gelir. Bu politika, özellikle erken dönem Osmanlı fetihlerinde (14.-15. yüzyıllar) belirgin şekilde görülür.
Osmanlı, sadece askeri güçle ele geçirdiği topraklarda kalıcı olmak için yerel halkın desteğini kazanmayı hedefliyordu. Bu politikanın temel özellikleri şunlardır:
Bu politika, Osmanlı'nın Beylik'ten İmparatorluğa geçiş sürecinde (özellikle Orhan Gazi ve I. Murad dönemlerinde) etkili biçimde uygulandı. Balkanlar'da fethedilen topraklarda Ortodoks Hristiyan halka gösterilen hoşgörü, Osmanlı yönetiminin hızla benimsenmesini sağladı. Örneğin:
16. yüzyılın sonlarından itibaren, merkezi otoritenin zayıflaması, tımar sisteminin bozulması, vergilerin ağırlaşması ve Celali İsyanları gibi nedenlerle istimalet politikası etkisini yitirmeye başladı. Yerini zamanla daha katı ve merkeziyetçi uygulamalara bıraktı.
İstimalet politikası, Osmanlı Devleti'nin çok uluslu, çok dinli yapısını yönetmedeki en önemli araçlarından biriydi. Bu sayede:
Günümüzde bile Osmanlı'nın bu pragmatik ve insancıl yaklaşımı, etnik ve dini çatışmaların yaşandığı bölgelerde yönetim stratejisi olarak örnek gösterilmektedir.