Abdülhak Hamid Tarhan'ın ölümsüz eseri Makber, Türk edebiyatının en etkileyici ağıtlarından biridir. Peki, bu derin acıyı ve aşkı barındıran şiir kime yazıldı? Cevap, şairin hayatının en önemli figürlerinden biri olan ilk eşi Fatma Hanım'dır.
Abdülhak Hamid, genç yaşta Paris'te tanıştığı Fatma Hanım'a aşık olur. Fatma Hanım, güzelliği ve zarafetiyle Hamid'i derinden etkiler. Kısa sürede evlenirler ve mutlu bir yuva kurarlar. Bu evlilik, Hamid'in hayatında önemli bir dönüm noktası olur.
Hamid ve Fatma Hanım'ın evliliği, aşk, saygı ve anlayış üzerine kuruludur. Birlikte geçirdikleri yıllar boyunca birbirlerine destek olurlar, sanata ve edebiyata birlikte yön verirler. Fatma Hanım, Hamid'in ilham kaynağı olur ve onun birçok eserine esin verir.
Ne yazık ki, bu mutluluk uzun sürmez. Fatma Hanım, yakalandığı amansız hastalık sonucu genç yaşta hayatını kaybeder. Bu ani kayıp, Abdülhak Hamid'i derinden sarsar. Eşinin ölümüyle yıkılan Hamid, acısını ve özlemini kelimelere dökmek için Makber şiirini yazar.
Makber, kelime anlamı olarak "mezarlık" demektir. Şiir, Fatma Hanım'ın mezarı başında duyulan acıyı, özlemi ve isyanı dile getirir. Hamid, şiirde ölümün gerçekliğiyle yüzleşir, aşkın ve kaybın derin izlerini anlatır. Makber, sadece bir ağıt değil, aynı zamanda aşkın ve ölümün evrenselliğine dair bir felsefi sorgulamadır.
Şiirden birkaç dize, Hamid'in duygularını daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir:
Makber şiiri, Abdülhak Hamid Tarhan'ın eşi Fatma Hanım'ın vefatı üzerine duyduğu derin acının ve özlemin bir ifadesidir. Şiir, sadece bir kayıp hikayesi değil, aynı zamanda aşkın, ölümün ve hayatın anlamı üzerine derin bir düşüncedir. Makber, Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak, okuyucularını derinden etkilemeye devam etmektedir.