Manzume, ölçülü ve kafiyeli sözlerle oluşturulan, belirli bir düşünceyi veya olayı hikâye şeklinde anlatan şiir türüdür. Manzumeler, şiirde olduğu gibi yoğun duygular yerine, daha çok olay örgüsüne ve anlatıma odaklanır.
Manzume ve şiir sıklıkla karıştırılsa da, aralarında belirgin farklar bulunur:
Bu şiir, aslında serbest nazımla yazılmış olsa da, manzumeye yakın bir anlatı sunar. İstanbul'un seslerini dinleyerek, şehrin canlılığını ve farklı katmanlarını betimler.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yapraklar da ağaçlarda hafif hafif oynuyor;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Bir gemi düdüğü işitiyorum;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
Tevfik Fikret'in bu eseri, yoksul balıkçıların zorlu yaşam koşullarını ve denize karşı verdikleri mücadeleyi anlatır. Toplumsal gerçekçiliğin önemli bir örneğidir.
Denizden çıkmış, ağları çalkalıyorlar;
Çırpınıyor balıklar, can çekişiyorlar;
Birkaç tanesi ancak, kurtulabiliyor;
Geri kalanlar ise, ölüyor, gidiyor.
Mehmet Akif Ersoy'un bu manzum hikâyesi, yoksul bir çocuğun küfesiyle yaşadığı zorlukları ve hayata tutunma çabasını anlatır. Toplumsal sorunlara dikkat çeken önemli bir eserdir.
...Bir küfe vardı omuzunda;
İçi dolu, ağır mı ağırdı;
Yürürdü, terlerdi, yorulurdu;
Ama yine de pes etmezdi.
Manzum hikaye, manzumeden daha belirgin bir olay örgüsüne ve karakterlere sahip olan, hikâye anlatma amacı güden şiir türüdür. Genellikle didaktik bir mesaj içerir.