Milli kültür, bir milletin tarihsel süreç içinde oluşturduğu, kuşaktan kuşağa aktardığı maddi ve manevi değerler bütünüdür. Bu ögeler, toplumu bir arada tutan, ona kimlik kazandıran ve diğer toplumlardan ayıran unsurlardır. Türk milli kültürü ise, köklü bir tarihin ve zengin coğrafi çeşitliliğin harmanlanmasıyla oluşmuş, dinamik ve canlı bir yapıya sahiptir.
Dil, milli kültürün en temel ve vazgeçilmez ögesidir. Sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda bir milletin düşünce yapısını, duygu dünyasını ve tarihsel birikimini taşıyan canlı bir hazinedir. Türkçe, Ural-Altay dil ailesine mensup, eklemeli bir dil olarak, binlerce yıllık göçler, devletler ve medeniyetlerle şekillenmiştir. Atasözleri, deyimler, destanlar ve halk hikayeleri, kültürümüzün dil yoluyla nasıl kodlandığının en güzel örnekleridir.
Din, toplumun ahlaki değerlerini, yaşam felsefesini ve sosyal davranış kalıplarını büyük ölçüde şekillendirir. Türk kültüründe İslamiyet'in kabulü, hayata bakışı, sanatı, mimariyi ve günlük yaşam pratiklerini derinden etkilemiştir. Ancak bu etkileşim, kadim Türk inanç ve gelenekleriyle harmanlanarak kendine özgü bir sentez oluşturmuştur. Hoşgörü, misafirperverlik, yardımlaşma gibi değerler, dini ve manevi hayatımızın kültüre yansıyan önemli parçalarıdır.
Gelenek ve görenekler, yazılı olmayan ancak toplum tarafından benimsenen ve uyulması beklenen davranış kalıplarıdır. Adeta toplumsal hafızanın pratikteki tezahürüdürler.
Tarih, milli kültürün laboratuvarıdır. Geçmişte yaşanan olaylar, kurulan devletler, yapılan göçler, kazanılan zaferler ve yaşanan acılar, kültürümüzün bugünkü halini almasında belirleyici rol oynamıştır. Orta Asya'daki göçebe yaşamdan, Anadolu'ya yerleşmeye; Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerinden, modern Türkiye Cumhuriyeti'ne uzanan süreç, kültürümüzün katman katman zenginleşmesini sağlamıştır. Tarihi eserler, anıtlar ve şehirler, bu birikimin somut tanıklarıdır.
Bu beş temel öge birbirinden bağımsız değildir; aksine, sürekli bir etkileşim ve beslenme içindedir. Örneğin, bir düğün geleneği (Gelenek), dini nikahla (Din) birleşir, eski Türk evlilik törenlerinden izler taşır (Tarih) ve bu süreçte söylenen türküler, maniler ve tekerlemelerle (Dil) ifade bulur.
Milli kültür ögelerimiz, Türk toplumunun kimliğini oluşturan bir mozaiktir. Bu mozaiği oluşturan her bir parça, geçmişten gelen bilgeliği bugüne taşır ve geleceğe aktarılmasını sağlar. Kültürün korunması ve yaşatılması, bir milletin varlığını sürdürmesinin en önemli koşullarından biridir. Bu nedenle, bu zengin mirası tanımak, anlamak ve gelecek nesillere aktarmak hepimizin ortak sorumluluğudur.