30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'ndaki yenilgisini resmileştiren ve fiilen sona erdiren belgedir. Limni Adası'nın Mondros Limanı'nda Agamemnon zırhlısında imzalanan antlaşma, 25 maddeden oluşuyordu. Ancak özellikle 7. madde, antlaşmanın en tartışmalı ve sonuçları itibarıyla en ağır hükmü olarak tarihe geçmiştir.
Orijinal metin: "İtilaf Devletleri, güvenliklerini tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması halinde herhangi bir stratejik noktayı işgal hakkını haiz olacaklardır."
Bu madde, görünüşte İtilaf Devletleri'ne (özellikle İngiltere'ye) olağanüstü ve geniş bir yetki tanımaktaydı. "Güvenliklerini tehdit edecek bir durum" ifadesi belirsiz, yoruma açık ve son derece esnekti. Hangi durumun tehdit oluşturduğuna karar verecek merci de bizzat işgal hakkını kullanacak olan İtilaf Devletleri'ydi.
Mütareke görüşmelerini yürüten İtilaf Devletleri, özellikle İngiliz diplomatlar, bu maddeyi kasıtlı olarak muğlak bırakmışlardı. Amaçları:
7. madde, antlaşmanın imzalanmasını takip eden aylarda kitlesel işgallerin hukuki bahanesi haline geldi. İtilaf Devletleri, en ufak bir karışıklığı, yerel bir direnişi veya tamamen uydurma gerekçeleri "güvenliği tehdit" sayarak hareket geçtiler.
7. madde, Osmanlı heyeti içinde bile tartışmalara neden olmuştu. Baş delegelerden Rauf Orbay, bu maddeyi "tehlikeli" bulduğunu belirtmiş, ancak savaşı durdurmak zorunluluğu karşısında imzalamak durumunda kalmıştı.
Madde, Milli Mücadele'nin fitilini ateşleyen en önemli unsurlardan biri oldu. İşgallerin bu kadar kolay ve hukuki bir kılıf altında yapılabilmesi, Anadolu'da ulusal bilincin uyanmasına ve Kuvâ-yi Milliye ruhunun doğmasına zemin hazırladı. Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkışının resmi gerekçesi de "bölgedeki asayişsizliği (güvenlik tehdidini) incelemek"ti ki, bu da 7. madde mantığına ironik bir göndermeydi.
Tarihçiler, 7. maddeyi genellikle şu şekilde yorumlar:
Mondros Ateşkesi'nin 7. maddesi, modern Türkiye tarihinin en kritik dönüm noktalarından birinin hukuki çerçevesini çizmiştir. "Güvenlik tehdidi" gibi muğlak bir kavramın, bir ülkenin tamamının işgal edilmesi için nasıl kullanılabileceğinin tarihsel bir örneğidir. Bu madde, Türk Milli Mücadelesi'nin neden "vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı" üzerine kurulduğunu anlamak açısından da kilit öneme sahiptir. Nihayetinde, Kurtuluş Savaşı zaferle sonuçlanıp 24 Temmuz 1923'te Lozan Antlaşması imzalanarak, Mondros ve onun 7. maddesi tarihin tozlu sayfalarına gömülmüştür.
Bu madde bize, diplomasi metinlerindeki tek bir cümlenin bile bir milletin kaderini nasıl değiştirebileceğini ve bağımsızlığın kıymetini göstermektedir. 🕊️→⚔️→🇹🇷