Nafaka, boşanma veya ayrılık süreçlerinde ekonomik olarak zayıf düşen tarafın geçimini sağlamak amacıyla mahkeme tarafından hükmedilen bir ödemedir. Ancak, nafaka yükümlüsünün ölümü halinde nafaka yükümlülüğünün akıbeti, sıkça sorulan ve merak edilen bir konudur. Bu yazımızda, ölüm halinde nafaka davasının nasıl sonuçlandığını ve Yargıtay'ın bu konudaki görüşlerini detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
Türk Medeni Kanunu'na göre, nafaka yükümlülüğü belirli durumlarda kendiliğinden sona erer. Bu durumlar şunlardır:
Yargıtay, nafaka yükümlüsünün ölümü halinde nafaka borcunun sona ereceği yönünde istikrarlı kararlar vermektedir. Yargıtay'ın bu konudaki temel dayanağı, nafakanın kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olmasıdır. Yani, nafaka hakkı sadece nafaka alacaklısına tanınmış bir haktır ve bu hak miras yoluyla başkasına geçemez.
Bu kararda Yargıtay, nafaka yükümlüsünün ölümüyle birlikte nafaka borcunun sona ereceğini ve mirasçıların bu borcu ödeme yükümlülüğü bulunmadığını açıkça belirtmiştir. Kararda, nafakanın amacı ve niteliği vurgulanarak, nafakanın kişisel bir hak olduğu ve miras yoluyla devredilemeyeceği ifade edilmiştir.
Bu kararda ise Yargıtay, nafaka alacaklısının, nafaka yükümlüsünün ölümünden sonra mirasçılardan nafaka talep edemeyeceğine hükmetmiştir. Kararda, nafaka borcunun sona ermesiyle birlikte, mirasçıların bu borcu devralma gibi bir durumunun söz konusu olamayacağı belirtilmiştir.
Nafaka yükümlüsünün ölümüyle birlikte nafaka borcu sona erer ancak, ölene kadar birikmiş olan nafaka borçları mirasçıları tarafından ödenmek zorundadır. Yani, ölen kişinin hayattayken ödemesi gereken ancak ödemediği nafaka borçları, terekesinden karşılanır.
Özetle, nafaka yükümlüsünün ölümüyle birlikte nafaka borcu sona erer ve mirasçılar nafaka ödemekle yükümlü tutulamaz. Ancak, ölene kadar birikmiş olan nafaka borçları mirasçıları tarafından ödenmek zorundadır. Yargıtay'ın kararları da bu yöndedir.