Hukuk sistemimizde sıkça duyduğumuz "sanık" kelimesi, günlük dilde bazen yanlış anlaşılabilen önemli bir hukuki terimdir. Peki, gerçekte sanık ne demek? Bu yazıda, sanık kavramını, sanık haklarını ve sürecin nasıl işlediğini anlatacağız.
Sanık, bir ceza davasında, kendisine isnat edilen (yüklenen) bir suç nedeniyle kovuşturma başlatılmış ve dava açılmış kişidir. Basitçe ifade etmek gerekirse, resmi olarak suçlanan ve yargılama sürecine dahil olan kişidir.
Önemli bir ayrım: Bir kişi, şüpheli olarak soruşturmaya konu olabilir. Ancak savcılık tarafından iddianame düzenlenip mahkemeye sunulduktan ve dava açıldıktan sonra artık "şüpheli" değil, "sanık" sıfatını alır. Yani sanık, hukuki süreçte daha ileri bir aşamayı temsil eder.
Sanık kavramını daha iyi anlamak için yakın terimleri de bilmek gerekir:
Hukuk devleti ilkesi gereği, sanık olmak suçlu olmak anlamına gelmez. Sanık, "masumiyet karinesi" ile korunur. Yani, suçluluğu mahkeme kararıyla sabit oluncaya kadar herkes masum sayılır. Bu çerçevede sanığın önemli hakları vardır:
Sanık, ifade vermekten veya soruları cevaplamaktan kanunen çekinebilir. Susması, aleyhine bir delil veya kanıt olarak yorumlanamaz.
Sanık ve avukatı, kovuşturmaya konu dosyayı inceleyebilir, belgelerin örneklerini alabilir.
Sanık, hukuki bir sürecin tarafı olan, suçlandığı iddiasıyla yargılanan kişidir. Bu sıfat, kişiyi otomatik olarak suçlu yapmaz. Tam tersine, kanunlar sanığı koruyan pek çok hak ve güvence sunar. Hukukun üstünlüğünün temel ilkelerinden biri olan "masumiyet karinesi", sanığın en büyük güvencesidir. Her birey, potansiyel olarak bir gün sanık sıfatıyla karşılaşabileceğinden, bu hakların ve sürecin bilinmesi önemlidir.