Bugün milyarlarca dolarlık bir endüstri ve evrensel bir sanat formu olan sinemanın doğuşu, teknolojik merak ve insanlığın hikaye anlatma tutkusunun birleşimiyle gerçekleşti. Sinemanın resmi "icat tarihi" olarak kabul edilen an, Lumière Kardeşler'in Paris'teki tarihi gösterisidir. Ancak bu an, uzun bir hazırlık döneminin zirvesiydi.
Sinema, tek bir kişinin "aniden" bulduğu bir şey değildi. 19. yüzyıl, hareketli görüntü fikrine giden yolda birçok önemli adıma tanık oldu:
Fransız mucitler Auguste ve Louis Lumière, babalarının fotoğraf malzemeleri fabrikasında çalışıyorlardı. Kinetoskop'u geliştirmek ve onun eksiklerini gidermek üzere kolları sıvadılar.
Onların büyük başarısı, hem pratik bir film kamerası hem de bir film projektörü işlevi gören “Sinematograf” cihazını icat etmek oldu. Bu cihaz, Edison'unkinin aksine, filmi bir perdeye yansıtarak aynı anda birden fazla kişinin izlemesine olanak tanıyordu. Bu, sinemayı sosyal ve toplu bir deneyim haline getirdi.
Lumière Kardeşler, icatlarını halka ilk kez Paris, Capucines Bulvarı'ndaki Grand Café'nin bodrum katında ücretli bir izleyici grubuna sundular. Yaklaşık 35 kişinin katıldığı bu gösteride, her biri birkaç dakika uzunluğunda 10 film gösterildi.
Bu filmler arasında en meşhur olanı, bir trenin istasyona girişini gösteren “Bir Trenin La Ciotat İstasyonuna Girişi” (L'Arrivée d'un train en gare de La Ciotat) idi. Efsaneye göre, perdeden doğruca üzerlerine geldiğini gören izleyiciler, paniğe kapılıp salondan kaçışmıştır. Bu hikaye abartılı olsa da, filmin izleyici üzerinde yarattığı gerçekçilik ve şok etkisinin gücünü göstermektedir.
Lumière'lerin çektiği ilk filmler, günlük yaşamdan sahnelerdi: "Fabrikadan Çıkan İşçiler", "Bebeğin Kahvaltısı", "Bahçıvanın Sulanması". Bu kısa belgeseller, sinemanın gerçeği kaydetme gücünü ortaya koydu. Ancak ilginçtir, Lumière Kardeşler sinemayı bilimsel bir merak veya geçici bir eğlence olarak görüyor, onun geleceği olan bir sanat veya endüstri olma potansiyelini tam olarak kavrayamıyorlardı. "Sinemanın geleceği yok" dedikleri bile rivayet edilir.
Lumière'lerin açtığı kapıdan geçen diğer öncüler, sinemayı bugünkü haline getirdi:
Sinemanın icadı için tek bir tarih ve isim vermek gerekirse, bu 28 Aralık 1895 ve Lumiere Kardeşler'dir. Onların "Sinematograf"ı, hareketli görüntüleri toplu bir şekilde perdeye yansıtarak modern sinemanın temelini attı. Bugün izlediğimiz görsel şölenin, dokunaklı hikayelerin ve epik anlatıların çıkış noktası, Paris'teki o küçük kafenin bodrum katında, 50 saniyelik bir tren filmiyle başlayan büyülü yolculuktur. Sinema, Lumiere'lerin tahmin ettiğinden çok daha büyük bir "geleceğe" sahip olduğunu kanıtladı.