İnsanlık tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olan Sümer Uygarlığı, yaklaşık MÖ 4500-2000 yılları arasında, bugünkü Irak'ın güneyinde, Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan verimli topraklarda kurulmuştur. Bu bölge, tarihte "Mezopotamya" (iki nehir arasındaki toprak) olarak bilinir. Sümerlerin ana yerleşim alanları; Ur, Uruk, Lagaş, Nippur ve Eridu gibi şehir devletlerinden oluşuyordu.
Sümerler, insanlığa kazandırdıkları "ilk"lerle tanınır. İşte bu kadim medeniyetin belirleyici özellikleri:
Sümerler, birleşik bir imparatorluktan ziyade, her biri kendi bağımsız yönetimine sahip şehir devletleri halinde yaşadı. Her şehrin kendi koruyucu tanrısı, tapınağı (Ziggurat) ve kralı (Patesi veya Ensi) vardı.
İnsanlık tarihindeki ilk yazılı kayıtlar Sümerlere aittir. Kil tabletler üzerine kamış kalemlerle şekiller çizerek başlayan bu sistem, zamanla soyutlaşarak çivi yazısına dönüştü. Yazı, öncelikle tapınak ekonomisini (ticaret, vergi, stok) kaydetmek için kullanıldı.
Toplumsal düzeni sağlamak için yazılı kurallar oluşturan ilk toplumdu. Ur-Nammu Kanunları (MÖ 2100) ve Lagaş Kralı Urukagina'nın reformları, bilinen en eski hukuki düzenlemelerdir. Bu, Hammurabi Kanunları'ndan daha eskidir.
Verimli ancak sel riski taşıyan Mezopotamya topraklarında yaşayabilmek için mühendislik harikası sayılabilecek sistemler kurdular:
Doğa olaylarını tanrılarla açıklayan Sümerlerin Anu (gök tanrısı), Enlil (hava tanrısı), Enki (su ve bilgelik tanrısı) gibi başlıca tanrıları vardı. Tanrılarına ulaşmak için basamaklı piramit şeklinde Ziggurat adı verilen tapınaklar inşa ettiler. Bu yapılar aynı zamanda depo, okul ve gözlemevi olarak da kullanılırdı.
Yazıyı edebiyat alanında da kullandılar. Bilinen ilk yazılı destan olan Gılgamış Destanı, ölümsüzlük arayışını konu alır ve Sümer mitolojisinden derlenmiştir.
Sümerler, sadece Mezopotamya'da değil, tüm insanlık tarihinde medeniyetin temel taşlarını döşeyen kurucu bir halktır. Yazı, hukuk, organize şehir yaşamı, matematik ve tarım teknikleri gibi sayısız alandaki katkıları, kendilerinden sonra gelen Babil ve Asur gibi uygarlıkları derinden etkilemiş ve mirasları günümüze kadar ulaşmıştır. Sümerlerin izleri, bugün kullandığımız pek çok kavram ve teknolojinin kökeninde sessizce yaşamaya devam etmektedir.