Kafkas Cephesi, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu ve Rus İmparatorluğu arasında, zorlu coğrafi koşullarda cereyan eden kanlı bir mücadele alanıydı. Bu cephe, sadece askeri bir çatışma alanı olmakla kalmamış, aynı zamanda her iki imparatorluğun da iç dinamiklerini derinden etkilemiştir.
Kafkas Dağları'nın engebeli arazisi, iklimin sertliği ve ulaşım zorlukları, askeri operasyonları büyük ölçüde etkilemiştir. Her iki taraf da lojistik sorunlarla baş etmek zorunda kalmış, askerler açlık, soğuk ve hastalıklara karşı mücadele etmiştir.
Cephe, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1914'te Rus topraklarına saldırmasıyla açılmıştır. Osmanlı'nın amacı, kaybedilen toprakları geri almak ve Orta Asya'daki Türk halklarıyla bağlantı kurmaktı. Ancak, bu girişim Sarıkamış Harekatı ile büyük bir yenilgiyle sonuçlanmıştır.
Sarıkamış Harekatı, Osmanlı tarihinin en acı olaylarından biridir. Kış şartlarına hazırlıksız yakalanan Osmanlı ordusu, binlerce askerini soğuk ve hastalıklara kurban vermiştir. Bu yenilgi, cephedeki dengeleri Rusya lehine çevirmiştir.
Sarıkamış'tan sonra Rus ordusu, Doğu Anadolu'da ilerlemeye başlamıştır. Bu ilerleyiş sırasında, Osmanlı İmparatorluğu, cephe gerisinde güvenlik tehdidi olarak gördüğü Ermeni nüfusunu tehcir etme kararı almıştır. Bu karar, büyük acılara ve tartışmalara yol açmıştır.
1916'dan itibaren cephede durum değişmeye başlamıştır. Mustafa Kemal Paşa'nın komutasındaki Osmanlı birlikleri, bazı başarılar elde etmiştir. Ancak, Rus Devrimi'nin ardından Rus ordusunun çözülmesiyle cephedeki durum tamamen değişmiştir.
1918'de imzalanan Brest-Litovsk Anlaşması ile Rusya savaştan çekilmiş ve Kafkas Cephesi kapanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu, bu anlaşmayla bazı toprakları geri almıştır. Ancak, savaşın sonunda Osmanlı İmparatorluğu da yıkılmış ve bölgedeki sınırlar yeniden çizilmiştir.
Kanal Cephesi, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu ve İngiltere arasında, stratejik öneme sahip Süveyş Kanalı'nı ele geçirme veya savunma amacıyla yapılan mücadelelere sahne olmuştur. Bu cephe, Osmanlı İmparatorluğu'nun savaş stratejisinde önemli bir yer tutmuştur.
Süveyş Kanalı, İngiltere için hayati bir öneme sahipti. Kanal, İngiltere'nin Hindistan ve diğer doğu kolonileriyle olan deniz ticaret yolunu kısaltıyor ve İngiliz İmparatorluğu'nun gücünü pekiştiriyordu. Osmanlı İmparatorluğu, kanalı ele geçirerek İngiltere'ye büyük bir darbe vurmayı hedefliyordu.
Cephe, 1915'te Osmanlı İmparatorluğu'nun Süveyş Kanalı'na yönelik ilk taarruzuyla açılmıştır. Cemal Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, kanalı geçmeyi başaramamış ve geri çekilmek zorunda kalmıştır.
Kanal Cephesi, çöl ikliminin zorlu koşullarında cereyan etmiştir. Su kıtlığı, sıcaklık, kum fırtınaları ve uzun mesafeler, her iki taraf için de büyük lojistik sorunlar yaratmıştır.
Bölgedeki Bedevi kabileleri, her iki taraf için de önemli bir rol oynamıştır. Osmanlı İmparatorluğu, Bedevileri İngilizlere karşı kışkırtmaya çalışmış, İngiltere ise Bedevileri kendi tarafına çekerek Osmanlı ordusunun hareketlerini engellemeye çalışmıştır.
1916'dan itibaren İngiliz ordusu, karşı taarruza geçmiştir. İngilizler, Sina Yarımadası'nı ele geçirerek Osmanlı İmparatorluğu'nu geri çekilmeye zorlamıştır. Osmanlı ordusu, Gazze ve Kudüs'e kadar geri çekilmiştir.
1917'de İngiliz ordusu, Kudüs'ü ele geçirmiştir. 1918'de ise Filistin cephesi tamamen düşmüş ve Osmanlı İmparatorluğu, bu bölgedeki tüm topraklarını kaybetmiştir. Kanal Cephesi, Osmanlı İmparatorluğu için büyük bir yenilgiyle sonuçlanmıştır.