Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde, ekonomik çöküşü durdurmak ve yerli üretimi canlandırmak amacıyla hayata geçirilen Teşvik-i Sanayi Kanunu (Sanayiyi Teşvik Kanunu), 1913 yılında kabul edilmiş önemli bir yasal düzenlemedir. Bu kanun, devletin sanayileşme politikasında bir dönüm noktası olarak kabul edilir ve Cumhuriyet dönemi sanayi politikalarının da temelini oluşturur.
19. yüzyıl, Osmanlı Devleti için ekonomik anlamda zorlu bir dönemdi. Dış ticaret açığı büyüyor, yerli esnaf ve zanaatkârlar, ucuz Avrupa malları karşısında rekabet edemiyordu. 1838 Baltalimanı Ticaret Antlaşması ile gümrük korumalarını büyük ölçüde kaybeden Osmanlı, adeta "açık pazar" haline gelmişti. Teşvik-i Sanayi Kanunu, işte bu çöküşü durdurmak, yerli sanayiyi korumak ve yeni fabrikaların kurulmasını teşvik etmek amacıyla çıkarıldı.
Kanun, özel girişimcilere çeşitli kolaylıklar ve destekler sağlamayı hedefliyordu:
Kanun, kısa sürede somut sonuçlar verdi. Özellikle I. Dünya Savaşı döneminde, dış ticaretin kesilmesiyle birlikte, yerli sanayi bir nebze canlandı. Un, dokuma, şeker, cam, çimento gibi alanlarda yeni tesisler kuruldu. Ancak kanunun uygulanmasında bazı sorunlar yaşandı:
Buna rağmen, bu kanunla ortaya konan koruma ve teşvik modeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin 1927'de çıkardığı Teşvik-i Sanayi Kanunu'na ve sonraki sanayileşme politikalarına doğrudan ilham kaynağı oldu.
Teşvik-i Sanayi Kanunu, Osmanlı Devleti'nin klasik müdahaleci ekonomik anlayıştan, planlı ve teşvik odaklı bir sanayi politikasına geçişinin ilk ciddi adımıdır. Devletin ekonomideki "düzenleyici ve teşvik edici" rolünü yasallaştırması açısından büyük önem taşır. Bu kanun, aynı zamanda, Türkiye'nin sanayileşme serüveninin başlangıç noktalarından biri olarak tarihteki yerini almıştır.
1913 Teşvik-i Sanayi Kanunu, Osmanlı'nın sanayileşme iradesinin bir yansıması, yerli üretimi canlandırma çabasının somut bir belgesi ve modern Türkiye'nin sanayi politikalarının temel taşıdır. Savaş koşulları ve yapısal sorunlar nedeniyle tam anlamıyla hedeflerine ulaşamamış olsa da, bıraktığı fikri ve hukuki miras çok değerlidir.