Ahmet Haşim (1884-1933), Türk edebiyatının sembolizm akımının en önemli temsilcilerinden biridir. Bağdat'ta doğan Haşim, çocukluğunun geçtiği Fırat nehri kıyıları ve çöller, onun şiirlerindeki renk, hayal ve melankoli dünyasının temelini oluşturmuştur. İstanbul'da eğitim görmüş, Galatasaray Lisesi'nden mezun olmuş ve bir süre hukuk eğitimi almıştır. Asıl mesleği iktisat (ekonomi) öğretmenliğidir.
Edebi kişiliği, "Sanat için sanat" anlayışı ve sembolist-estetik bir yaklaşımla şekillenmiştir. Ona göre şiir, "anlamın" değil, "musiki"nin ve "duygunun" ifadesidir; anlaşılmak için değil, hissedilmek için yazılır. Şiirlerinde akşam, gurup, gece, ay, yıldızlar, göller ve hayal gibi temalar sıklıkla işlenir. Dili ağır, imgeleri zengin ve kapalıdır. Düzyazılarında ise (fıkra, gezi yazısı) oldukça açık, nükteli ve duru bir Türkçe kullanmıştır.
Ahmet Haşim'in şiir serüveni, Fransız sembolistlerinden (özellikle Baudelaire ve Verlaine) etkilenerek başlar ve kendine özgü, lirik bir sembolizm anlayışına evrilir. Şiir kitapları kronolojik olarak onun sanatındaki değişimi ve olgunlaşmayı gösterir.
Haşim'in ilk şiir kitabıdır. Üç bölümden oluşur:
Bu dönemdeki şiirlerinde hayal, yalnızlık, kaçış ve doğa temaları öne çıkar. Şiir, gerçek dünyadan bir sığınak, bir "göl" gibidir.
Ahmet Haşim'in şiirde ulaştığı olgunluk düzeyini ve ustalığını temsil eden başyapıtıdır. Kitabın girişinde yer alan "Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar" başlıklı önsöz, onun poetikasını (şiir anlayışını) açıkladığı en önemli metindir.
Haşim, şiirin yanı sıra düzyazıda da usta bir isimdir.
Ahmet Haşim, Türk şiirine saf (öz) şiir anlayışını getiren, şiirin biçimsel mükemmelliği ve musikiyle olan ilişkisi üzerine derinlemesine düşünen bir şairdir. Göl Saatleri ile başlayan ve Piyale ile doruğa ulaşan şiir yolculuğu, onu modern Türk şiirinin kurucu babalarından biri yapmıştır. Eserleri, her okuyuşta yeni anlam katmanları keşfedilebilecek derinlikte bir hazine sunar.