İslam dininde, hayatın son bulmasıyla birlikte yerine getirilmesi gereken birtakım dini vecibeler vardır. Bunların en önemlilerinden biri de cenaze namazıdır. Cenaze namazı, vefat eden Müslüman bir kimse için kılınan, farz-ı kifaye olarak nitelendirilen özel bir namazdır. Yani, bir Müslüman öldüğünde, toplumdaki bazı kişiler bu namazı kıldığında diğerlerinin üzerinden sorumluluk kalkar; ancak hiç kimse kılmazsa tüm toplum sorumlu olur.
Cenaze namazı, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in sünnetiyle sabit, İslam ümmetinin icmasıyla da kabul görmüş bir ibadettir. Ölen kişi için yapılan bir dua ve istiğfar mahiyetindedir. Namaz, ölünün dünyadaki son hakkı ve Müslümanların ona karşı son görevi olarak görülür. Bu ibadet, hayatın geçiciliğini hatırlatan, ölümü tefekkür etmeye vesile olan ve toplumsal dayanışmayı pekiştiren bir ritüeldir.
Cenaze namazı, ayakta kılınır ve rükû, secde gibi hareketler içermez. Kıyam (ayakta durma) ve tekbirlerden oluşur.
Cenaze namazı; Müslüman, akıl baliğ ve abdestli olan herkese farz-ı kifayedir. Kadınlar da cenaze namazı kılabilir. Ancak, cenaze namazı kılınacak kişinin de Müslüman olması şarttır. Küçük çocuklar (henüz mükellef olmayan) vefat ettiğinde de cenaze namazı kılınır.
Cenaze namazı, İslam’ın ölüye saygı, toplumsal sorumluluk ve dua boyutlarını bir araya getiren çok özel bir ibadettir. Sadece bir formalite değil, ölen kardeşimiz için samimi bir yakarış ve onu son yolculuğunda uğurlama merasiminin en önemli parçasıdır. Her Müslüman’ın, bu ibadetin nasıl yerine getirileceğini öğrenmesi dini bir gerekliliktir.
“Herhangi bir Müslüman öldüğünde, üzerinde kırk Müslümanın bulunduğu bir cemaat onun cenaze namazını kılarsa, Allah onları, o Müslüman hakkında şefaatçi kılar.” (Müslim)