Edebiyatımızın en eğlenceli, en sivri dilli ve toplumsal hiciv ustalarından biri olan Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın en bilinen romanlarından biri, şüphesiz Gulyabani'dir. 1913 yılında yayımlanan bu eser, yazarın "İstanbul Efendisi" olarak anılmasını sağlayan, halkın batıl inançlarını, törelerini ve dönemin sosyal çelişkilerini mizahi bir dille eleştirdiği başyapıtlarındandır.
19 Ağustos 1864'te İstanbul'da doğan Hüseyin Rahmi, Türk edebiyatının realist-natüralist çizgideki önemli temsilcilerindendir. Eserlerinde genellikle İstanbul'un mahalle hayatını, farklı sınıflardan insanların yaşamlarını, batıl inançları, yanlış Batılılaşmayı ve ahlaki ikiyüzlülükleri konu edinmiştir. Romanları adeta birer toplumsal belge niteliği taşır.
Gulyabani, bir konakta geçen ve "gulyabani" (halk arasında korkutucu bir hayalet veya yaratık) inancı etrafında şekillenen bir korku-komedi romanıdır. Roman, batıl inançların insanlar üzerindeki gücünü, bu inançların nasıl sömürülebileceğini ve cehaletin sonuçlarını gözler önüne serer.
Gulyabani, yazarın geniş roman külliyatının sadece bir parçasıdır. Onun topluma ayna tutan diğer başlıca eserleri şunlardır:
Gulyabani, sadece eğlenceli bir korku-gerilim hikayesi değil, aynı zamanda Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın toplumsal eleştiri ve gözlem gücünü en iyi yansıtan eserlerden biridir. Yazar, bu romanla, insanların korkularının ve bilgisizliklerinin nasıl manipüle edilebileceğini gösterirken, okura unutulmaz karakterler ve bol kahkaha dolu sahneler de sunar. Türk edebiyatının bu çok yönlü kalemi, eserleriyle günümüzde de geçerliliğini koruyan meselelere ışık tutmaya devam etmektedir.