Charles Dickens'ın ölümsüz eseri İki Şehrin Hikayesi, Fransız İhtilali'nin kanlı ve çalkantılı döneminde Londra ve Paris arasında gidip gelen bir aşk, fedakarlık ve yeniden doğuş hikayesidir. Roman, soyluların sefahat içindeki yaşamlarına ve halkın çektiği acılara ışık tutarken, devrimin getirdiği vahşeti ve adaletsizliği de gözler önüne serer.
Hikaye, Dr. Alexandre Manette'in yıllar sonra Bastille Hapishanesi'nden serbest bırakılmasıyla başlar. Kızı Lucie, onu İngiltere'ye getirir ve babasıyla yeni bir hayata başlar. Bu sırada Lucie, Charles Darnay adında bir Fransız soylusuyla tanışır ve aşık olur. Charles, ailesinin yaptığı zulümlerden dolayı soyadından vazgeçmiş ve İngiltere'de yeni bir kimlikle yaşamaktadır.
Ancak, Fransız İhtilali patlak verince Charles, eski bir hizmetkarı tarafından Fransa'ya geri çağrılır. Devrimin getirdiği kaos ortamında haksız yere suçlanır ve ölüm cezasına çarptırılır. Sydney Carton, Lucie'ye olan aşkı nedeniyle Charles'ın yerine geçerek onun hayatını kurtarır ve giyotin altında ölüme gider.
İki Şehrin Hikayesi, aşkın, fedakarlığın ve umudun karanlık zamanlarda bile var olabileceğini gösteren güçlü bir romandır. Dickens, ihtilalin acımasızlığını ve toplumsal adaletsizliklerin nelere yol açabileceğini ustalıkla anlatırken, insan ruhunun gücüne ve yeniden doğuşa olan inancını da vurgular.