Selam millet! Bugün, dünya sahnesinde önemli bir yere sahip olan İslam İşbirliği Teşkilatı'nı (İİT) mercek altına alıyoruz. Hem dini hem de siyasi boyutlarıyla bu örgüt, İslam dünyası için ne ifade ediyor, gelin birlikte inceleyelim.
İİT'nin temelleri, 21 Ağustos 1969'da Mescid-i Aksa'da meydana gelen üzücü bir yangın olayının ardından atıldı. Bu olay, İslam dünyasında büyük bir infiale yol açtı ve Müslüman ülkeler arasında daha güçlü bir dayanışma ihtiyacını ortaya çıkardı. İşte bu ihtiyaca cevap vermek amacıyla, 25 Eylül 1969'da Fas'ın başkenti Rabat'ta bir araya gelen Müslüman ülkelerin liderleri, İslam Konferansı Örgütü'nü (İKÖ) kurdu. Daha sonra, 2011 yılında ismi İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) olarak değiştirildi.
İİT'nin temel amacı, üye devletler arasında işbirliğini güçlendirmek, İslam dünyasının çıkarlarını savunmak, uluslararası barış ve güvenliğe katkıda bulunmak, eğitim, bilim, kültür ve diğer alanlarda dayanışmayı teşvik etmektir.
İİT, İslam dünyasının ortak değerlerini ve çıkarlarını koruma misyonunu üstlenmiştir. Bu bağlamda:
İİT, siyasi arenada da önemli bir rol oynamaktadır. Özellikle:
İİT'nin en yüksek karar alma organı, Üye Devletler Zirvesi'dir. Zirve toplantıları, üye devletlerin devlet başkanları veya hükümet başkanları düzeyinde düzenlenir ve teşkilatın genel politikalarını belirler. Ayrıca, Dışişleri Bakanları Konseyi, Genel Sekreterlik ve çeşitli ihtisas kuruluşları da İİT'nin önemli organlarıdır.
Genel Sekreterlik: İİT'nin yürütme organıdır ve teşkilatın faaliyetlerini koordine eder. Genel Sekreter, üye devletler tarafından seçilir ve dört yıl süreyle görev yapar. Mevcut Genel Sekreter, Hüseyin İbrahim Taha'dır.
İslam İşbirliği Teşkilatı, İslam dünyasının en büyük uluslararası örgütü olarak, dini ve siyasi alanlarda önemli bir rol oynamaya devam ediyor. Üye ülkeler arasındaki işbirliğini güçlendirmek, İslam dünyasının çıkarlarını savunmak ve uluslararası barışa katkıda bulunmak gibi hedefleriyle, İİT, gelecekte de dünya siyasetinde etkili bir aktör olmaya aday.