Servet-i Fünun, diğer adıyla Edebiyat-ı Cedide, Türk edebiyatında bir dönüm noktasıdır. 19. yüzyılın sonlarında, Tanzimat edebiyatının ardından ortaya çıkan bu akım, Batı etkisindeki modernleşme çabalarının bir yansıması olarak kabul edilir. Sanat için sanat anlayışını benimseyen Servet-i Fünun sanatçıları, estetik kaygıları ön planda tutmuş ve bireysel duyguları işlemişlerdir.
Tevfik Fikret, Servet-i Fünun'un en önemli şairlerinden biridir. Başlangıçta bireysel konuları işleyen Fikret, daha sonra toplumsal sorunlara yönelmiştir. "Rübab-ı Şikeste", "Tarih-i Kadim" ve "Haluk'un Defteri" gibi önemli eserlere imza atmıştır.
Halit Ziya Uşaklıgil, Türk romanının gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. "Aşk-ı Memnu", "Mai ve Siyah" ve "Kırık Hayatlar" gibi romanlarıyla tanınır. Romanlarında İstanbul'un yüksek sosyetesini ve aşk ilişkilerini detaylı bir şekilde işlemiştir.
Mehmet Rauf, "Eylül" adlı psikolojik romanıyla tanınır. Roman, Türk edebiyatında psikolojik roman türünün ilk örneklerinden biri olarak kabul edilir. Aşk, kıskançlık ve tutku gibi temaları derinlemesine işlemiştir.
Hüseyin Cahit Yalçın, Servet-i Fünun döneminin önemli eleştirmen ve yazarlarındandır. "Edebiyat ve Hukuk" adlı makalesiyle Servet-i Fünun dergisinin kapanmasına neden olmuştur. Roman, hikaye ve makale türlerinde eserler vermiştir.
Süleyman Nazif, vatansever şiirleriyle tanınır. Servet-i Fünun döneminde yetişmiş olsa da, daha sonra milli duyguları ön plana çıkaran eserler yazmıştır.
Servet-i Fünun edebiyatı, Türk edebiyatında modernleşme sürecinin önemli bir aşamasını temsil eder. Sanatçıların estetik kaygıları, dil ve anlatım tekniklerindeki yenilikler, sonraki dönemlerdeki edebiyatçılar için bir ilham kaynağı olmuştur.