Sosyoloji, toplumun yapısını, işleyişini, değişimini ve toplumsal ilişkileri bilimsel yöntemlerle inceleyen bir sosyal bilim dalıdır. Latince "socius" (toplum) ve Yunanca "logos" (bilim) kelimelerinden türetilmiştir. Temel amacı, insan gruplarının nasıl organize olduğunu, birbirleriyle etkileşimlerini ve toplumsal kurumların işleyişini anlamaktır.
Toplumdaki kalıcı ilişkiler ve kurumlar bütünüdür. Aile, eğitim, siyaset, ekonomi gibi kurumlar toplumsal yapının temel bileşenleridir.
Statü, bireyin toplumdaki konumunu ifade eder (örn. öğretmen, anne). Sosyal rol ise o statüden beklenen davranış kalıplarıdır.
Toplumdaki eşitsizliklerin yapısal hale gelmesi ve katmanlar oluşturmasıdır. Sınıf, statü, güç gibi faktörlere dayanır.
Kişisel sorunlar ile toplumsal sorunlar arasındaki bağı görebilme yeteneğidir. Örneğin, işsizliği sadece bireysel bir sorun değil, toplumsal bir olgu olarak analiz etmek.
Sosyoloji terimini ilk kullanan düşünür. Toplumu doğa bilimleri gibi gözlem ve deneyle incelemeyi önerdi.
Toplumu sınıf çatışmaları üzerinden analiz etti. Üretim araçları ve emek-sermaye ilişkisi merkezdedir.
Toplumsal kurumların toplumun devamlılığına nasıl katkı sağladığını inceledi. "Toplumsal dayanışma" ve "anomi" kavramlarını geliştirdi.
Toplumsal eylemin anlamını anlamaya odaklandı. "Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu" eseriyle tanınır.
Sosyoloji, günlük hayatımızda karşılaştığımız olayları daha geniş bir bağlamda anlamamızı sağlar. Toplumsal sorunlara eleştirel bakış açısı geliştirir, önyargıları azaltır ve daha kapsayıcı bir toplum inşa etmek için araçlar sunar. Birey olarak toplum içindeki konumumuzu, haklarımızı ve sorumluluklarımızı anlamamıza yardımcı olur.
Sosyoloji, toplumu bilimsel yöntemlerle inceleyen, birey-toplum ilişkisini anlamaya çalışan, hem teorik hem de pratik katkılar sunan dinamik bir disiplindir. Temel amacı, toplumsal gerçekliği anlamak, açıklamak ve zaman zaman dönüştürmektir.