Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemine damga vuran en tartışmalı uygulamalardan biri olan Tehcir Kanunu, resmi adıyla "Savaş Zamanında Hükümet Uygulamalarına Karşı Gelenler İçin Asker Tarafından Uygulanacak Tedbirler Hakkında Geçici Kanun", 27 Mayıs 1915 tarihinde kabul edilmiştir. Bu içerikte, kanunun tarihsel bağlamını, içeriğini ve sonuçlarını makale formatında ele alacağız.
Kanun, I. Dünya Savaşı'nın en kritik dönemlerinden birinde çıkarıldı. Osmanlı Devleti, Çanakkale, Kafkasya ve Irak cephelerinde savaşırken, doğu vilayetlerinde yaşanan isyanlar, Ermeni milis gruplarının Rus ordusuyla işbirliği yapması ve geri hatlardaki ulaşım ile iletişim hatlarına yönelik saldırılar, İttihat ve Terakki hükümetini sert tedbirler almaya yöneltti. Hükümet, bu durumu "vatana ihanet" ve "orduya yönelik bir tehdit" olarak değerlendirdi.
Kanun, oldukça geniş yetkiler içeriyordu:
Tehcir uygulaması, büyük insani kayıplara yol açan bir süreci başlattı. Bu süreç günümüzde hala tarihçiler ve siyasetçiler arasında derin tartışmalara konu olmaktadır.
Tehcir Kanunu ve uygulamaları, modern Türkiye'nin ve Ermeni diasporasının kolektif hafızasında derin izler bırakmıştır. Konu, sadece tarihsel bir olay olmanın ötesinde, günümüz uluslararası ilişkilerinde de etkisini sürdüren siyasi ve insani bir meseledir. Tarihçilerin birincil kaynaklara dayalı araştırmaları devam etmekte, ancak olayların yorumlanışı, bakış açılarına göre büyük farklılıklar göstermektedir. Anlamak ve ders çıkarmak, bu tür trajik tarihsel dönemlerle yüzleşmenin en sağlıklı yoludur.